İhsan Dindar – milliyet.com.tr / ihsan.dindar@milliyet.com.tr

 

Diziye geçmeden önce koronavirüs ile başlamak istiyorum. Şu anda İngiltere’de de yeniden sıkı tedbirler uygulanmaya başlandı. Neler hissediyorsunuz? Günleriniz nasıl geçiyor?İnsanlık olarak hiç olmadığı kadar ilginç zamanlardan geçiyoruz. Çevremdekilerle sosyalleşmeyi çok özledim. Ancak yine de bazılarına göre oldukça şanslıyız. Bu süreçte ailemle birlikte kalıp kendimi çalışmalarıma verdim.

 

The Crown’un yeni sezonu başlıyor. İzleyicileri genel manada nasıl bir sezon bekliyor?Çok heyecanlı olduğu kanısındayım. Yeni sezon yaklaşık 40 yıl öncesine dayanıyor. Thatcher’ın başbakan olduğu bir dönemden bahsediyoruz. Kraliçe ile aralarında tansiyonu yüksek bir ilişkileri var. Birbiriyle yaşıt, ülkenin güçlü iki ismi arasındaki bu dinamik hikâye söz konusu. Benim rolümün açısından da öne çıkan nokta Prens Charles’ın Lady Diana evlenmesi ve öncesinde Camilla ile olan ilişkisi. Dolayısıyla oldukça hareketli bir sezon izleyicileri bekliyor. Hatta yaşanan olaylardan ötürü bazen izlerken zorlanacaklardır.

Hazır siz bahsi açmışken sözü biraz da bu zorluklara getirmek istiyorum. Dizide hâlâ hayatta olan pek çok isim canlandırılıyor. Bu isimlerden diziye yönelik eleştiriler ve hatta daha fazlası bile gelebilir. Siz de hâlâ hayatta olan bir karakteri canlandırıyorsunuz, müstakbel kralın eşini. Neler hissediyorsunuz? Ne gibi zorluklar yaşadınız?Hayatta olan birini oynamak bir meydan okuma. Elbette bu bir senaryo, bir dizi, bir kurgu. Kimse bu insanların arasında tam manasıyla neler olup bittiğini bilemeyecek. Camilla’nın o dönemine dair çok da görünür olmadığı için bilinenenler de sınırlı. O dönem toplum nezdinde pek de bir bilinilirliği yok. Dolayısıyla dersimi çalışabileceğim nitelikte bilgi, görüntü veya fotoğraf yoktu. Ancak yine de mevcut zorluklara çok takılmadık. Dizinin yaratıcısı ve baş yapımcısı Peter Morgan tüm bu zorlukları bizim için kolay hale dönüştüren isim oldu. Dizinin en başından itibaren uzun bir araştırma çalışması gerçekleştirdi. Biz oyuncular için de tüm bu süreci daha kolay kıldı. Çünkü çekimler sırasında rol yaparken bazen karar vermek, uygulamak çok zor olabiliyor.

Kişisel olarak rolünüze nasıl hazırlandınız? Peter Morgan’ın yol göstericiliğinin yanı sıra bu süreçte okuyabileceğiniz kaynaklar, izleyebileceğiniz belgeseller oldu mu?Bu noktada devreye dizinin kabalık araştırma ekibi girdi ve yardımıma koştu. Camilla, Prens Charles ve Windsor Ailesi üzerine yazılmış birkaç biyografi kitabı okudum. Ama süreç genel manada içgüdülerle ilerledi. Yani sadece yazılanlara bağlı kalmak istemedim. Senaryo elime geldiğinde Camilla’nın kim olduğunu bildiğimi hissettim.

Camille Parker’dan herhangi bir yorum geldi mi?Hayır gelmedi. Açıkçası izlese bile yorum yapacağını düşünmüyorum.

 

Bu noktada herhangi bir endişe duyuyor musunuz. Kendisi tartışmalı bir figür. Özellikle Lady Diana’nın sahip olduğu popülariteyi de göz önünde bulundurduğumuzda…Charles ve Camilla’nın evlendiği dönemi hatırlıyorum. Ancak Diana ile olan evliliklerini hatırlayacak kadar büyük değildim. Elbette olayları biliyoruz. Benimle aynı durumda olan çok insan var. Geçmişte her ne yaşandıysa yaşansın Charles ve Camille çok yakın arkadaşlar. Yani bu konuda herhangi bir olumsuz yorum gelirse şaşırtıcı olur. Neyse ki karantina sürecindeyiz sokakta kimseyi görmüyoruz.

Elbete spoiler istemeyeceğim ama 5. sezonda sizi görecek miyiz?Nasıl bir sezon olacağını ben de bilemiyorum. Gelecek sezonda Camilla olacak mı? Bunu ileride göreceğiz. Ama ben bu diziyi bir izleyici olarak da gerçekten çok seviyorum.

 

The Crown’un İngiltere’de bu denli ilgi görmesi şaşırtıcı değil. Ancak Türkiye ve daha pek çok ülkede de ilgiyle izleniyor. Bu denli ilgi görmesini neye bağlıyorsunuz?

Bence ortada çok iyi bir hikâye anlatımı var. Çok zekice. Üstelik karşımızda da dünyanın en ünlü ailesi var. Ama aynı zamanda onlar hakkında çok az şey biliyoruz. Bir yandan da bu büyük bir aile draması. Dizide anlatılan tarihi olayların seyrini bilsek bile kendimiz izlemekten alıkoyamıyoruz. Zira tansiyonu çok yüksek bir dönem.

Son olarak daha kişisel bir şey sormak istiyorum. Sizin yazar, yönetmen ve yapımcı kimliğiniz de var. Gelecekte size dair yeni bir şey görecek miyiz?Çok ilginç bir yıl oluyor gerçekten. Promising Young Woman isimli filmi yazıp yönettim. Nisan ayında yayımlanması gerekirken pandemi nedeniyle tarihler epey sarktı. Bunun sıra bir müzikal çalışmam var. Cindirella’nın yeni bir versiyonu olacak.